Seslerini Duyuramayan Alevi Kadınları Kaçıran HTŞ Militanlarının Türkiye Bağlantıları Öne Çıkıyor

05.07.2025 00:44
Seslerini Duyuramayan Alevi Kadınları Kaçıran HTŞ Militanlarının Türkiye Bağlantıları Öne Çıkıyor

Suriye’de Beşar Esad yönetiminin devrilmesinden bu yana aralıksız devam eden Alevi soykırımında işlenen insanlık suçlarının en vahim biçimlerine Alevi kadınlar maruz kalıyor. Kaçırılma ve alıkonulma endişesiyle artık evden dahi çıkamayan kadınlar, insan hakları ve kadın örgütlerinden seslerinin duyurulmasını ve bu saldırıların sona erdirilmesine sebebiyet verecek adımların acilen atılmasını talep ediyorlar.

HABER MERKEZİ - Selefi cihatçılar örgütü HTŞ yönetimindeki Suriye’nin yeni silahlı güçleri oldukları ifade edilen militanların, Suriye’nin sahil kentlerinde Alevilere yönelik yürüttükleri soykırım Şubat ayından bu yana aralıksız bir şekilde devam ediyor. Bütün dünyanın gözleri önünde süren bu etnik temizlik sürecinin en korkunç saldırılarına ise Suriyeli Alevi kadınlar maruz kalıyor.

Yaklaşık on yıl önce IŞİD militanlarının Irak’ta Ezidi kadınları maruz bıraktığı korkunç saldırıların bir benzeri bugün, El-Kaide’ye bağlı El-Nusra cephesinin kurucusu Colani’nin başında olduğu HTŞ yönetiminin cihatçı militanları tarafından yürütülerek Suriye’de Alevi kadınları hedef alıyor.

Şu ana kadar sahil kentleri ve başkent Şam başta olmak üzere yüzlerce kadının silahlı HTŞ militanları tarafından kaçırıldığı ve bunların büyük bir bölümünün akıbetlerinin belli olmadığı rapor ediliyor.

Yaşları 16 ile 39 arasında olduğu tespit edilen Alevi kadınlar, cihatçı militanlar tarafından kaçırıldıktan sonra işkenceye ve cinsel istismara maruz kalıyor. Eğer öldürülmeyecek kadar “şanslı” iseler, bazen köle olarak satılıyor bazense fidye karşılığında ailelerine teslim edilecekleri iddiasıyla şantaj ve gelir aracı oluyorlar.

Sosyal medyada yer alan bazı paylaşımlarda yer alan bilgilere göre, evlatları kaçırılan bazı aileler, kızlarına ait fotoğrafların HTŞ’lilerin kullandığı Telegram gruplarında köle ilanı olarak paylaşıldığını ifade ediyorlar.

Kaçırılan bazı kadınların ise evlerine geri döndüğü teyit edilmiş durumda. Ancak bu vakalarda ise hem aileler hem de kaçırılan kadınlar ciddi biçimde tehdit edildikleri ve başlarına gelecek yeni belalardan endişe ettikleri için genelde konuşmuyor, bazense tüm kaçırılma hikayesini reddetmek durumunda kalıyorlar.

İngilizce yayın yapan The National'a konuşan ABD'li araştırmacı, “Çoğu aile, soruşturma yürüttüğümüzü öğrenince bizimle konuşuyor ama hem utançtan hem de kaçıranların onları tehdit etmesinden dolayı kamuoyu önünde konuşmuyorlar. Bu kadınların çoğu tecavüze, tacize ve işkenceye uğradı ve yaşadıkları nedeniyle konuştukları takdirde toplumları tarafından reddedilmekten korkuyorlar" ifadelerinde bulundu.

KAYNAKLARDA HTŞ'NİN TÜRKİYE BAĞLANTILARI ÖNE ÇIKIYOR

Yerel kaynaklardan ve uluslararası medyaya yansıyan sınırlı bilgilerde ise Alevi kadınları kaçıran HTŞ militanlarının sıkça Türkiye telefon numaralarını ve banka hesaplarını kullandıkları görülüyor.

Hala kayıp olan Bushra Yassin Al-Mufrij'in eşi, kendisi ile bir Türkiye telefon numarasından iletişime geçildiğini ve eşinin Türkiye'ye kaçırılmış olabileceğini aktarıyor.

21 Mayıs'ta kaçırılan ve o tarihten bu yana haber alınamayan Abeer Suleiman'ın ailesi de Reuters'e verdikleri demeçte, talep edilen 15.000 dolarlık fidyeyi toparlamak için yakınlarından ve komşularından borç aldıklarını ve bu parayı 27-28 Mayıs tarihlerinde İzmir'de kayıtlı üç banka hesabına 300 ila 700 dolar arasında değişen tutarlarda 30 havale ile gönderdiklerini belirttiler.

1-1536x1152

SURİYELİ ALEVİLERİN DESTEK TALEPLERİ KARŞILIK YARATMIYOR

Seslerini duyuramayan Suriyeli Aleviler ise büyük bir çaresizlikle başbaşa kalmış durumdalar.

BM Suriye Soruşturma Komisyonu Başkanı Paulo Sérgio Pinheiro, 27 Haziran’da, en az altı Alevi kadının kaçırıldığının teyit edildiğini, bunlardan en az ikisinin halen kayıp olduğunu ve “yeni kaçırma vakalarına dair güvenilir raporlar” aldıklarını açıkladı.

Daha önce HTŞ'nin halefi IŞİD tarafından benzer saldırılara maruz kalan Ezidi ve Kürt kadınlar, insan hakları mücadelesi veren kurumlar ve kadın örgütlerinin yoğun çabasıyla uluslararası kamuoyunda görünür kılınabilmiş ve güçlü bir dayanışma örneği sergilenmişti.

Suriye Feminist Lobisi, Haziran ayının sonunda yaptığı açıklamada, Alevi kadınların kaçırılmasını “şiddetle” kınayarak, faillerin derhal yargılanması ve kayıpların akıbetinin açıklanması çağrısında bulunmuştu. Açıklamada, “resmî ve uluslararası sessizliğin artık kabul edilemez bir düzeye ulaştığı” vurgulanarak, kaçırılan kadınlara yasal koruma sağlanması için acil müdahale talep edildi. Ancak bu çağrının üzerinden hatırı sayılır bir zaman dilimi geçmesine ve Alevi kadınlara yönelen saldırılarda vaka sayılarının artmasına karşın, gerek uluslararası kamuoyunda gerekse kadın hareketleri nezdinde hala gözle görülür bir adım atılmış değil.

Suriye'nin kıyı şeridini hedef alan ve hala devam eden etnik temizlik sürecinin başından bu yana aynı saldırılara maruz kalan Alevi kadınlar ise aylardır seslerini duyurmanın bir yolunu bulamadıkları için insan hakları kurumlarını ve kadın örgütlerini her geçen gün daha sert şekilde eleştiriyorlar.

Son güncelleme: 10.09.2025 13:02